Bir fotoğraf… Yeşil-beyaz atkılı binlerce taraftar. Bir futbol stadının tribünlerini doldurmuş, coşkulular. Sağanak yağmur sebebiyle tuttukları takımın renginde şemsiyeleri, şapkaları ve anorakları var. Tuttukları takımın rengi, yaşadıkları kentin sembolünden geliyor. Yaşadıkları kent geniş ve bereketli ovasının yemyeşil ağaçlarıyla biliniyor.
Tribünün orta kısımlarında bir pankart… Üzerinde beyaz bir otomobil resmi çizilmiş. O kentte fabrikası bulunan bir otomobil markasının, Renault’nun, Türkiye’de “Toros” ismiyle bilinen R12 modeli. Ancak bu pankart bir otomobilden daha fazlasını temsil ediyor. 1990’ların en popüler otomobillerinden biri olan beyaz toroslar, devletin “derin” işlerini, hukuksuz gözaltıları, zorla kaybettirilmeleri simgeliyor. Beyaz yalnız Torosların değil, o kentin spor kulübünün renklerinden biri.
Bir video kaydı dolaşıyor sosyal
medyada. Binlerce kişi arasından itile kakıla çıkış kapısına sürüklenen bir
adam… Geçtiği yerlerde kalabalık dalgalanıyor. İtip kakmalar bir anda
yumruklara, tekmelere dönüveriyor. Ona bir, yüze bir, bine bir kavga olur mu?
Adam linççi güruhun elinden son anda kurtuluyor. Sosyal medyada Kürt olduğu
için saldırıya uğradığı yazılıyor.
Biz ne zaman böyle olduk diye sormayacağım;
çünkü biliyorum onlar hep böyleydi ve biz onlardan değildik. Ben, ilkokul
yıllarımda evde kağıttan top yapar, futbolcu
olacağımı ve Bursaspor'da oynayacağımı hayal ederdim. Onlar her maç çıkışında mahallemize gelir, küfürlü
sloganlar atarak yan apartmanı taşlarlardı. Annem jaluzileri kapatırdı, burnundan soluyan bir vahşi hayvan gibi homurdayan kitleyi izlerdik.
Taşladıkları, Gökkuşağı Derneği’nin merkeziydi.
Bu kent taşlanacak şeylere karşı hep teyakkuz halindeydi aslında. Kendi sokaklarından çıkan en büyük
değerlerden birini de taşlamıştı bir keresinde. Bir şiir... Zeki Müren bu kente
kırgınlığını anlatıyordu sanki:
Güneşi olmayan bir sabahta
Yeşil şarap aktı bileklerimden
...”
Fotoğrafa dönelim. Beyaz Toros
pankartının az ötesinde “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ın büyük boy resmi yer
alıyor. Binlerce kişi kahvehane taramalarıyla, faili meçhul cinayetlerle ilişkilendirilen
bir tetikçinin resmini niye taşıyor? Formadaki yeşil, onu simgeliyor, Bursa
ovasının şeftali ağaçlarını değil.
Videoya dönelim. Stadyumda oyun
oynanmıyor. Kavga ediliyor. Tribünlerden fırlatılan binlerce madde yağmur gibi
yağıyor. Bir başka videoda sapanlı bir adam, kimi hedef alıyor? Tarih 2009
değil, 2023. Bursa ovasında meyve ağaçları yok artık. Kaldırım kenarlarını
yeşile boyuyorlar. Biz niye böyleyiz diye sormuyorum. Biz değiliz.
Yorumlar
Yorum Gönder